Abdullah Efendi Konağı
Abdullah Efendi Konağı’nın geçmişi, 160 yılın üzerinde bir tarihe dayanmaktadır. Konağın ilk sahibi o tarihte var olan Papazlık Kilisesi’nin rahibidir. I. Dünya Savaşı sonu, Kurtuluş savaşı öncesinde rahibin Midilli Adası’na göç etmesi ve mallarını Midilli Adası’ndan Abdullah Efendi ile değiş tokuş yapması nedeni ile konağın sonraki sahibi Abdullah Efendi olmuş ve konak, o zamandan sonra Abdullah Efendi Konağı olarak anılmıştır.
Konağın Osmanlı mimari üslubu temel alınarak Rum ve Türk ustalara yaptırılmıştır. Tavan tezyinatı (rozet ve kasetler), ocak üstü (Şömine) dekorlarında Osmanlı yanında Avrupa etkileri de görülmektedir. Dolaplarda yüklük kavramı ağır basmaktadır. Dış yüzeydeki tahta kaplamalar, pencere sistemleri (özellikle en üsteki aydınlatma birimleri – fener pencereler) ve cumba altındaki kalem işlemeleri dikkate değer.
Abdullah Efendi’nin o günkü adıyla Papazlık köyünün en varlıklı kişisi olduğu bilinmektedir. Çok varlıklı olduğu kadar da çok kültürlü ve mütevazidir. Konağın orijinal yapısı ve süslemelerine dokunmadan tümünü onarımdan geçirmiş, o tarihlerde bu bölgede görülmeyen eşyalarla donatmış, yer sofrası yerine yemek masası alışkanlığını getirmiş ve mekan Portekiz ve Fransız lambaları ile aydınlatılmıştır; ocaklı odalar ocaklarda ateş yakılarak, diğer kısımlar ise yer yer metal tablalı küçük beyaz ve renkli Fransız çini sobalarla ısıtılmıştır. Orijinal kubbeli hamamında sürekli sıcak ve soğuk su bulunmaktaydı.
Abdullah Efendi’nin eşi Hatice Hanım bahçeyi sarı güllerle süslemiş ve her sabah elinde çiçek sepeti ile dolaşarak gül makası ile kestiği bu sarı gülleri Abdullah Efendi’nin salıncaklı, hasır, tonet iskemlesinin yanındaki vazoya yerleştirmiştir.
Abdullah Efendinin Rıfat Bey adındaki gerçek Atatürkçü kimliği ile tanınan genç katibi, Kurtuluş Savaşı’nda çete başı İlhan Çavuş ve diğer vatan severlerle konakta toplantılar düzenlemiş, sonra Ankara’ya gitmiş ve Mebus Rıfat Bey olarak aile ile ilişkilerini hep sürdürmüştür. Mebus Rıfat Bey, aynı zamanda, 1927’de Abdullah Efendi’nin zeytin yağına atıfla “ Burada altın oluklardan akıyor” cümlesinden hareketle Papazlık adının Altınoluk adına çevrilmesini gerçekleştiren kişidir. Kuva-i Milliye hareketinin yürütüldüğü, Atatürk ve vatan sevgisinin yaşandığı Konak’ta kültür tartışmaları da olmuş, pencerelerden zaman zaman ud ve kanun sesleri yükselmiştir. Bahçede bulunan misafirhanede çevreden gelen konuklara her gün yemek çıkartılmış, uzaktan gelenlere yatacak yer sağlanmıştır.